11 Şubat 2016 Perşembe

Aynı Kitap, Farklı Zamanlar, Farklı Hisler




Bu kitabı hayatımın iki farklı zaman diliminde okuyup da bu kadar farklı hissedeceğim hiç aklıma gelmezdi.

Kitabı Türkiye'den almıştım, Japonya'ya gelmeden önce.

Yani yanlış hatırlamıyorsam ilk okuduğum zamanın üzerinden 2,5 yıl geçmiş.

Okuduğumu anlamamıştım bile . Beni fazla sarmamıştı.

Dün kitabı bitirdim, iki günde. Elimden hiç düşmedi.

Bana artık o kadar anlamlı geliyor ki.

Ne kadar değişmişim, ona şaşırdım aslında ben. Demek istediğim o.

2,5 yıl önceki Selin'den çok farklıyım. İyi veya kötü anlamda değil. Değiştim sadece.

Kitabın ana karakteri Hajime.

Hajime senden nefret ediyorum T__T

Okudukça sinirlendirdin beni.

O kadar gerçeksin ki.

Tavsiyemdir, eğer okumak için kitap arıyorsanız bir bakın derim.

Türkçesi de var Doğan Kitap'tan çıkmış.

İngilizcesini de Amazon'dan satın alabilirsiniz.

Ayrıca Harry Potter çılgınlığım son günlerde geri geldi :))

Bu aralar, deli gibi Harry Potter filmlerini izliyorum bilmem kaçıncı kez.

Websitesine de üye oldum (Bu zamana kadar niye bekledim hayret :) )

Üye olunca Hogwarts'ta okusaydınız, hangi okul binasında olurdunuz, öğrenebiliyorsunuz.

Sizce ben hangisindeyim? :))

Hufflepuff !


İşte böyle saçmasapan şeylerle uğraştım bugün :)) Yapacak bir sürü iş varken oysaki :(

Siz de siteye üye olursanız hangi okul binasında olurmuşsunuz yazın bana !


Melonpan

10 Şubat 2016 Çarşamba

HAYATIMDAN BİR GÜN

Bugün uzun bir aradan sonra Caroline'la buluştuk ♥♥♥ Uzun bir ara derken aslında iki hafta kadar :))  Genelde sık sık görüşürüz o yüzden iki hafta uzun geldi galiba bana.


Caroline İsveç'ten gelen bir arkadaşım ama aslen Polonyalı. 


Bu dönem aynı dersi aldık.

Grup projesinde de aynı gruba düştük ve çok iyi arkadaş olduk. Aslında bir de Ernest'imiz var ama o şuan Japonya'nın kırsal kesimlerini turluyor :) 

Yılbaşından önce birlikte bir sürü illumination'a gitmiştik Caroline'nın videosunu izleyebilirsiniz :) 

Caroline'nın morali bozuktu bu sefer :( O yüzden konuşup dertleşelim dedik ve sushi yemeğe gittik Shibuya'ya :) 



Bir dedikodu bir dedikodu :))

Eve dönerken daha iyice gibiydi Caroline.

Bakalım gelişmelerden haberdar edecek :)




Melonpan

7 Şubat 2016 Pazar

ZEHİRLİ AMA ÇOK LEZZETLİ ! :D

Geçen salı arkadaşımla Shimokitazawa'ya gitmiştim.

(Shimokitazawa bir sürü mağazanın, cafenin, barların olduğu, özellikle gençlerin tercih ettiği bir semt.)

Orada gezinirken bir restoranın girişindeki akvaryumda balon balıklarını gördüm.

Japonca adı Fugu (河豚) ve dünyanın en zehirli balığı :-O

Buna rağmen Japonlardan bu balığı yemeğe büyük rağbet var.

Çünkü bu balığın etini yemek, çok eskilerden gelen bir Japon geleneği.


Balığın derisinde ve bazı organlarında tetrodotoksin adlı bir zehir var.

Ve bu zehir, balon balığını siyanürden 100 kat daha öldürücü kılıyor.

O yüzden bu balığın doğru bir şekilde hazırlanıp servis edilmesi çok önemli ! !

Japonaya'da, yaklaşık 3 yıl, Fugu pişirmeyi öğrenip bu konunun uzmanı olan şefler var.

Fugu servis eden restoranlar da çok pahalı.


Şöyle bir fiyatların fotoğraflarını çekip göstereyim dedim :) (1 yen=0.025 lira)

Bu öğle yemeği fiyatları.

Sunumu da dikkatinizi çekti mi ??

Fugunun eti ince ince kesilip, krizantem çiçeği şeklinde tabağa diziliyor.

Krizantem çiçeği Japonya'da ölümün simgesi !

Japon hükümetine göre hala her yıl 30-50 kişi bu balık yüzünden hayatını kaybediyor.

Yine de yeniyor, yine de yeniyor :D

Arkadaşıma sordum, sen yer misin diye.

Belki ileride bir gün cesaretimi toplar yerim dedi.

Ben sanırım yapamam. Büyük konuşmayayım da :D




Bir de ne hatırladım bu balığı araştırınca.

Biz İzmir'de yaşarken, evimizin salonunun tavanında, doldurulmuş bir balon balığı vardı ! 

Tam da böyle tavanın orta yerinde ama ! 

Hem de diken diken olmuş hali ve incecik bir iple tavana tutturulmuş !!

O bir gün kafama düşecek gibi gelirdi hep. Allah'tan düşmedi de :D

Niye böyle bir aksiyon yapmıştık ailece kendimize hiç hatırlamıyorum.

Annemin işi ama tabiki :D

Hediye olarak gelmişti galiba anneme de, tavanın orta yerine asması ilginç :)



(Fugu ile ilgili okuduğum bir haber, ilginizi çekerse) 







4 Şubat 2016 Perşembe

BAŞKA BİR ÜLKEDE YALNIZ OLMAK

Geçenlerde Taylor adlı bir kızın videosunu izledim Youtube'da.

(Çok Youtube izliyorum farkındayım :D )

Taylor Tokyo'da mankenlik yapan Kanadalı bir kız.

(Kanadalı da amma çok Japonya'da :/ Japonlar, Kanadalı kızları çok güzel buluyorlar, çok popülerler burada).

Çok samimi videolar paylaşıyor Taylor, o yüzden çok seviyorum.

Benim izlediğim videosu da yine öyle samimi bir videosuydu.

Kötü bir gün geçiriyormuş ama yine de bu da onun hayatının bir parçası olduğu için takipçileriyle paylaşmak istemiş. 

Videosunun yaklaşık 16.dakikasından sonra yaptığı konuşmasını, ben de günlerdir düşünüp duruyorum :(

Kendimi gördüm :(

"Bazen burada çok yalnız hissediyorum,

Ne yaptığımı, nereye gittiğimi bilmiyorum"  diyor.

"Bazen ailemi çok özlüyorum,

Doğru şeyi yaptığımdan hiç emin değilim artık...

Bir hayalim vardı ve hayallerimin peşinden gidiyorum ama,

artık benim için en önemli olan şey bu hayal mi emin değilim"  gibi bir konuşma yapıyor.

Beni çok etkiledi :(

Başarılı olmak istiyorsunuz.

Farklı olmak.

Bu dünyaya birşeyler bırakabilmiş olmak.

Hayaliniz...

Ama uzak bir ülkede,

kim olursa olsunuz yanınızda,

Taylor'ın bahsettiği o yalnızlık duygusu,

acaba doğru olanı yapıyor muyum endişesi,

arada geliyor buluyor sizi.

Yurtdışında yaşayan çoğu kişinin bu duyguyu anlayacağına inaniyorum.

'Yarin yeni bir gün olacak' diyor Taylor videosunun sonunda.

Öyle olacak.

Zaten ne çabalamadan elde edilebilir ki bu hayatta. 



(Bahsettiğim video bu)

FUKUOKA (2.GÜN)

Daha fazla beklemeden ikinci günümü de ekleyeyim, Fukuoka gezisini bitireyim artık dedim. :)

Doğal parkları çok fazla olan bir yer Fukuoka.

O yüzden ikinci güne bu parklardan biri olan Odori Park'ı ziyaret etmekle başladım.

Kaldığım yere yürüme mesafesindeydi.

Oldukça geniş bir alan.

Bu resmi görünce
Sakarya'daki akrabalarımın aklına Sapanca Gölü gelecektir 
eminim :) Aa aynı bizim göl diye :)

Parkın tamamını gezmek baya vakit aldı.

Daha sonra, bir deniz ürünleri restoranında öğlen yemeği yedim.

Ben Youtube'da Micaela diye Kanadalı bir kızın kanalını takip ediyorum.

Fukuoka'da yaşıyor ve Fukuoka'da gezilecek yerler ile ilgili videolar çekiyor.

Onun videolarından birinde gördüğüm bir deniz ürünleri restoranını seçtim öğle yemeği için.



Adı Fishman.

Don't think ! Fish ! sloganıyla yola çıkmışlar :D :D

Herşey balıktandı gerçekten.

Neredeyse tatlı olarak bile balık yiyecektim.

Hem lezzetli hem ucuz diyordu Micaela videosunda.

Gerçekten de öyleydi.

Üstüne, yemeğin sunumu da inanılmaz ilginçti ! 



Bu yukarıdaki yemeğin adı Poseidon. 

Adı gibi heybetli maşallah :)

Arkadaşıma resmini attım da bu yaratık nasıl yeniyor yazmış :D


Günün geri kalanını Hakata İstasyonu'ndaki tüm tapınakları gezerek geçirdim ! 



Bu en beğendim tapınaktı; Sumiyoshi Tapınağı. Kırmızı kırmızı.





Tatilimin büyük bir kısmını soğuktan donarak geçirdim :)

Soğukla aram hiç yok :(

Yaz tatili en iyisi. 





Melonpan


2 Şubat 2016 Salı

FUKUOKA (1.GÜN)

Merhaba !

Aslında Fukuoka'dan döneli baya oldu ama bir türlü bu yazıyı yazamadım.

Beklediğim kadar ilginç değildi diye canım istemedi galiba :D

Kesinlikle kötülemiyorum, Fukuoka'yı çok seven bir sürü arkadaşım var ama artık hava çok soğuktu ondan mıdır bilmem, daha önceki Japonya içi gezilerim kadar keyif alamadım.

Hava gerçekten çok soğuktu. Zaten ben gelmeden önce çok kar yağmış da, ben gittiğimde kar falan kalmamıştı. Sadece çok yağmur yağdı.

İlk gün, öğlen saat 12 gibi Fukuoka'ya vardığımdan hemen öğle yemeğini yemeği planladığım restorana koştum :)

Eins adında, Tenjin İstasyonu'na yakın bir teppanyaki restoranıydı.

Evet adı Almanca :)

Ama Japon mutfağından yemekler servis ediyor :)

Teppanyaki de bir tür Japon yemeği demek zaten.

Çelikten bir sacda, sebzelerle pişirilen et diye çevirmeye çalışayım :)

İnanılmaz lezzetliydi.



Mutlaka Fukuoka'ya giden herkese tavsiye etmeyi düşünüyorum.

Daha sonra Fukuoka Hayvanat Bahçesi'ni ziyaret ettim.

Burada bazı hayvanları sevmenize izin veriliyor.

Tavşan,keçi gibi.

Çok büyük bir hayvanat bahçesi.

Ama hem kış olduğundan, hem de o gün çok yağmur yağdığından fazla hayvan göremedim :)



Hayvanat bahçesinden sonra Robosquare diye bir yere gittim.

Belki adından da anlaşılıyordur. Japonların ürettiği bazı robotların sergilendiği bir yer.

Burası Fukuoka'nın yerel televizyon kanalı olan TNC TV binasının ikinci katında.

Robotlarla birebir iletişime geçmenize izin veriliyor.

O yüzden çok eğlenceliydi diyebilirim.





İlk günümü Sushizanmai de bitirdim.

Sushiyi çok seviyorum.

Fukuoka'da da çok lezzetli sushi yaptıklarını söylemişti arkadaşlarım.

O yüzden denemek istedim.

Gerçekten dedikleri kadar varmış.

Hem lezzetliydi hem de fiyatı uygundu.

Aşağıda gördüğünüz sushi tabağına yaklaşık 20 lira verdim.

Normalde Tokyo'da bu fiyatı bulmanız zor.




İkinci günümü de geciktirmeden yazacağım :)